Sosyal medya etkisi: Tehlikeye filtre

Ergenlikte prefrontal korteks gelişiminin tamamlanmamış olması, sosyal medya ve aile tutumları gibi etkenler, gençlerin tehlike algısını zayıflatabiliyor. Psikolog Aybeniz Yıldırım, çözüm yollarını ve ailelere düşen sorumlulukları anlatıyor.

Sosyal medya etkisi: Tehlikeye filtre

Ergen beyni tehlikeyi görmüyor!

İYİ PSİKOLOG / TÜRKİYE

Prefrontal korteksin gelişiminin tamamlanmamış olması, sosyal medya etkisi ve aile tutumları, ergenlerde tehlike algısının neden zayıf olduğunu açıklıyor. Uzmanlar çözüm için açık iletişim ve pozitif rol modelleri öneriyor.

Ergen beyninde risk algısı neden zayıf?

Ergenlik döneminde çocukların tehlike algısı, yetişkinlerle kıyaslandığında oldukça zayıf olabiliyor. Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım’a göre bunun temel nedeni, beynin karar verme, risk değerlendirme ve dürtü kontrolü işlevlerinden sorumlu olan prefrontal korteksin gelişimini henüz tamamlamamış olması. Yıldırım, “Bu bölgede yeterli gelişim olmadığı için ergenler uzun vadeli sonuçları düşünmekte zorlanabiliyor ve daha dürtüsel tepkiler gösterebiliyor” diyor.

Duygularla yönetilen bir dönem

Yıldırım’a göre ergenlerde duygusal tepkilerin yoğunluğunu yöneten amigdala oldukça aktiftir, buna karşın prefrontal korteksin bu duygusal dalgalanmalara karşı dengeleyici gücü yeterli değildir. Bu da ergenlerin daha kolay riskli davranışlara yönelmesine neden olabiliyor.

Hormonal fırtına, kimlik arayışı ve çevresel etkiler

Ergenlik sadece fizyolojik değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal değişimlerin de yaşandığı bir dönemdir. Hormonal değişiklikler ergenlerin duygusal dengesini etkilerken, kimlik arayışı ve bağımsızlık arzusu da onları sınırları zorlamaya yönlendirebiliyor. Yıldırım, “Arkadaş grubunun etkisi, sosyal kabul görme isteği, aile içi stres gibi faktörler, ergenlerin riskli davranışlara daha açık hale gelmesine zemin hazırlayabilir” şeklinde konuşuyor.

Sosyal medya etkisi: Tehlikeye filtre

Sosyal medya, ergenlerin gerçeklikle ilişkisini şekillendirebilecek en güçlü araçlardan biri. Yanlış bilgilendirme, riskli davranışların yüceltilmesi ve sosyal kıyaslamanın yaygınlaşması, tehlikenin normalleştirilmesine yol açabiliyor. Yıldırım, “Sosyal medyada beğeni ve takipçi kazanma motivasyonu, gençleri tehlikeli içeriklere yönlendirebiliyor. Bu durum zamanla tehlike algısının körelmesine neden oluyor” diyor.

Aile tutumu: İki uç da zarar verebilir

Ailelerin çocuklara karşı tutumu da tehlike algısında belirleyici bir rol oynuyor. Aşırı koruyucu ebeveynlik, çocuğun risklerle baş etmeyi öğrenmesini engellerken, ilgisiz ya da tutarsız ebeveynlik ise çocukların kendilerini güvende hissetmesini zorlaştırıyor. Yıldırım, “Ergen denetimden uzak kaldığında veya aşırı baskı altında olduğunda, tepkisel davranışlar daha sık görülüyor. Her iki durumda da riskli davranışlara yatkınlık artabiliyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

Pozitif rol modellerin gücü

Ergenlik döneminde doğru rehberlik, fark yaratabiliyor. Yıldırım, ailelerin ve öğretmenlerin pozitif rol modeller olarak hareket etmeleri gerektiğini belirtiyor: “Ergenler onları anlayan, yargılamayan, rehberlik eden kişilere ihtiyaç duyar. Açık iletişim ve güven ortamı, gençlerin hem duygu hem davranış düzeyinde daha dengeli olmalarını sağlar.”

Sosyal çevre ve okul iklimi de önemli

Ergenin sosyal çevresi, arkadaş grubu ve okul ortamı da riskli davranışlara yönelmede etkili. Pozitif okul iklimi, sağlıklı arkadaşlıklar ve toplumsal destek sistemleri, bu dönemde çocuğun davranışlarını olumlu yönde etkileyebiliyor. Yıldırım, “Ergenin kendini güvende hissettiği, dinlendiği ve değer gördüğü bir çevre, riskli davranışlardan uzak durma konusunda önemli bir kalkan görevi görür” diyor.

Aileler ne yapmalı?

  • Ergenlerle yargılamadan, açık ve empatik bir şekilde iletişim kurun.

  • Onları dinleyin, düşüncelerine saygı gösterin.

  • Sosyal medya kullanımını bilinçli hale getirin, içerikleri birlikte değerlendirin.

  • Eğitimlerle riskli davranışların sonuçları hakkında farkındalık kazandırın.

  • Destekleyici, dengeleyici ve sevgi dolu bir aile ortamı sağlayın.

Son söz: Dengeyi yakalamak mümkün

Ergenlik fırtınalı bir dönem olabilir, ancak doğru rehberlik ve iletişimle hem aileler hem çocuklar bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatabilir. Aybeniz Yıldırım’ın da vurguladığı gibi, “Ergenin yanında olduğunuzu hissettirmek, onunla birlikte öğrenmek ve güven ilişkisi kurmak, en büyük koruyucu faktördür.”

www.iyipsikolog.com