Tanıda Beden Kitle İndeksi Yeterli mi?

Obezite tanısında yalnızca beden kitle indeksi kullanımı yetersiz kalıyor. Uzmanlar, obezitenin sadece kilo ölçümüyle değil, detaylı klinik değerlendirmelerle ele alınması gerektiğini vurguluyor. Avrupa Obezite Derneği (EASO) de tanı kriterlerinin güncellenmesi gerektiğini belirtiyor.

Tanıda Beden Kitle İndeksi Yeterli mi?

Tanıda Beden Kitle İndeksi Yeterli mi?

İYİ PSİKOLOG / TÜRKİYE

Dünya genelinde 650 milyon yetişkin, 340 milyon ergen ve 39 milyon çocuk olmak üzere toplamda bir milyardan fazla kişi obezite ile mücadele ediyor. Ancak uzmanlar, obezitenin yalnızca beden kitle indeksi (BKİ) üzerinden değerlendirilmesinin yetersiz olduğunu belirtiyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, Avrupa Obezite Derneği’nin (EASO) de artık tanıda yalnızca BKİ kullanılmaması gerektiğini vurguladığını belirterek, “Obezite sadece sayılarla ölçülebilecek bir hastalık değildir, bireylerin detaylı klinik değerlendirmeleri de yapılmalıdır” dedi.

Obezitenin Boyutları ve Artan Riskler

Obezite, yalnızca fazla kilolu olmak anlamına gelmiyor. Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, astım, osteoartrit ve bazı kanser türleri gibi birçok ciddi sağlık sorununun riskini artırıyor. Araştırmalar, dünya genelinde erişkin nüfusun yüzde 13’ünün obezite ile mücadele ettiğini gösteriyor. Türkiye’de ise obezite sıklığının yüzde 30’un üzerine çıktığı ve ülkenin Avrupa kıtasındaki en kilolu ülke olduğu belirtiliyor.

“Her 100 kişiden 39’u fazla kilolu. Obezite sıklığının 1975’ten bu yana en az üç kat arttığı tahmin ediliyor” diyen Haliloğlu, 1997-98 yıllarında yapılan TURDEP-I çalışmasına göre obezite oranının yüzde 22.3 olduğunu, ancak 12 yıl sonra yapılan TURDEP-II çalışmasında bu oranın yüzde 35’e yükseldiğini söyledi.

Obezite Sadece Kiloyla Değerlendirilmemeli

Obezitenin yalnızca BKİ ile tanımlanmasının yetersiz olduğunu vurgulayan Haliloğlu, “BKİ, sadece ağırlık ve boy oranına dayalı bir hesaplamadır. Ancak vücut yağ oranı, kas kitlesi ve iç organ çevresindeki yağlanmayı tam olarak göstermez” dedi.

Avrupa Obezite Derneği’ne göre tanı konulurken şu kriterlerin de değerlendirilmesi gerekiyor:

  • Bel çevresi ve bel-kalça oranı
  • Vücut yağ dağılımı
  • Biyoimpedans cihazları ile yapılan vücut kompozisyon analizleri
  • Visseral (iç organların çevresindeki) yağlanma seviyesi

Haliloğlu, “Karın bölgesi yağlanmasının kardiyometabolik komplikasyon riskini artırdığı gösterilmiştir. Bu nedenle yalnızca BKİ yerine, bel çevresi/boy oranı ve diğer antropometrik ölçümler dikkate alınmalıdır” dedi.

Obezite ile Mücadelede Kişiye Özel Tedavi Şart

Obezitenin kronik bir hastalık olarak ele alınması gerektiğini belirten Haliloğlu, “Her bireyin metabolizması, genetik yapısı ve yaşam tarzı farklıdır. Bu yüzden herkese aynı tedavi yöntemini uygulamak yerine, kişiye özel bir tedavi planı oluşturulmalıdır” dedi.

Obezite yönetiminde sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, medikal tedaviler ve gerektiğinde cerrahi yöntemler uygulanabiliyor. Haliloğlu, “Tedavinin başarısı, yalnızca kilo kaybı ile değil, uzun vadede yaşam kalitesinin artırılmasıyla değerlendirilmelidir” diyerek, detaylı klinik değerlendirme olmadan tedaviye başlanmaması gerektiğini vurguladı.

www.iyipsikolog.com