Sağlıklı yaşlanmanın anahtarı: 8 alışkanlıkla uzun ve kaliteli bir ömür mümkün
Sağlıklı yaşlanma için genetikten çok yaşam tarzı etkili. Dr. Zahide Karaca’nın önerdiği 8 alışkanlıkla uzun ve kaliteli bir yaşam mümkün. Longevity yaklaşımıyla yaşlılıkta da sağlık korunabiliyor.

Sağlıklı yaşlanmanın anahtarı: 8 alışkanlıkla uzun ve kaliteli bir ömür mümkün
BİLGE DOKTOR / TÜRKİYE
Longevity yaklaşımı ile daha uzun ve sağlıklı bir yaşam artık bilimsel bir gerçeklik
Modern tıbbın ve teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde artık sadece uzun yaşamak değil, aynı zamanda sağlıklı yaşlanmak da mümkün. Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi’nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Zahide Karaca, yaşam tarzı değişikliklerinin genetik faktörlerden bile çok daha etkili olduğuna dikkat çekerek, sağlıklı bir yaşlanma sürecine rehberlik eden Longevity yaklaşımının önem kazandığını vurguluyor.
Uzun yaşam, bilinçli yaşam tarzıyla mümkün
Oxford Üniversitesi’nin geniş çaplı çalışmasına göre genetik faktörlerin etkisi yüzde 20-30 arasında kalırken, çevresel ve yaşam tarzına bağlı etkenler yüzde 70-80 oranında daha belirleyici. Bu da sağlıklı yaş almanın büyük ölçüde bireyin elinde olduğunu ortaya koyuyor. Longevity, bu çerçevede sadece bilimsel yeniliklere değil, aynı zamanda farkındalığı yüksek bireysel tercihlere de dayanıyor.
Longevity, yapay zekâdan genetik bilime kadar geniş bir zeminde gelişiyor
Biyoteknoloji, genetik mühendisliği, anti-inflamatuar diyetler, zaman kısıtlı beslenme gibi uygulamalar, hücresel yaşlanmayı yavaşlatma hedefiyle gelişiyor. Uyku hijyeni, stres yönetimi, zihinsel esneklik ve sosyal bağlılık gibi alışkanlıklar da bu yaklaşımın ayrılmaz parçaları. Yapay zekâ tabanlı sağlık takip sistemleri ise kişiye özel sağlık çözümleriyle yaşlanmayı daha kontrollü hale getiriyor.
Genetik miras değil, çevresel bilinç belirleyici oluyor
Dr. Karaca, sağlıklı yaşlanmanın yalnızca kalıtımsal değil, aynı zamanda çevresel etkenlerle şekillenen bir süreç olduğunu ifade ediyor. Eğitim seviyesi, sosyoekonomik koşullar, yaşanılan çevre gibi faktörlerin de bireyin biyolojik yaşını etkileyebildiği, Columbia Üniversitesi’nin araştırmalarıyla destekleniyor.
Yaşam süresini uzatan ve yaşlılık kalitesini artıran 8 alışkanlık
Uzun ve sağlıklı bir yaşamın tesadüf olmadığını belirten Dr. Zahide Karaca, herkesin hayatına entegre edebileceği 8 temel alışkanlığı şöyle sıralıyor:
Dengeli beslenme:
Sebze, meyve, tam tahıllar, baklagiller ve sağlıklı yağlar ağırlıklı bir beslenme modeli, yaşlanma sürecinde kronik hastalıkları engelleyici etki yaratıyor.
Düzenli fiziksel aktivite:
Haftada en az 150 dakika yürüyüş, yüzme gibi aerobik egzersizlerin yanında kasları güçlendiren antrenmanlar, hem kalp sağlığını hem de zihinsel fonksiyonları destekliyor.
Yeterli uyku:
Her gece 7-9 saat kaliteli uyku, bağışıklık sistemi, hormon dengesi ve beyin sağlığı için hayati önemde.
Stres yönetimi:
Meditasyon, nefes egzersizleri, doğada vakit geçirmek gibi tekniklerle kronik stresle baş etmek, yaşlanma sürecinin yavaşlamasında etkili.
Sosyal ilişkiler:
Güçlü aile ve arkadaş bağları, duygusal dayanıklılığı artırıyor ve depresyon riskini azaltıyor.
Sağlık kontrolleri:
Periyodik sağlık taramaları, kanser gibi hastalıklarda erken teşhis şansı sunarak yaşam süresini uzatıyor.
Zihinsel uyarım:
Yeni bilgiler öğrenmek, hobi edinmek, bulmaca çözmek gibi zihinsel faaliyetler, bilişsel rezervi artırarak Alzheimer gibi hastalıklara karşı koruyucu rol oynuyor.
Zararlı alışkanlıklardan kaçınma:
Sigara ve aşırı alkol tüketimi, birçok ölümcül hastalıkla doğrudan ilişkili. Bu alışkanlıklardan uzak durmak, uzun ve sağlıklı yaşamanın en önemli koşullarından biri.
Uzmanlar, bu alışkanlıkların erken yaşlardan itibaren hayat tarzına entegre edilmesinin sadece yaşlılıkta değil, yaşamın her döneminde daha sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürdürmeye yardımcı olduğunu vurguluyor.