Eklem Koruyucu Cerrahilerle Hayat Kalitesi Artıyor
Eklem koruyucu cerrahiler, genç ve orta yaşlı bireylerde diz protezi gereksinimini geciktiriyor. Prof. Dr. Mehmet Hasan Tatari, kıkırdak nakli ve bacak eğriliği düzeltme operasyonlarıyla hastaların ağrısız ve sağlıklı bir yaşama kavuşabileceğini belirtiyor.

Eklem Koruyucu Cerrahilerle Hayat Kalitesi Artıyor
BİLGE DOKTOR / TÜRKİYE
Eklem sorunları her yaşta karşımıza çıkabiliyor
Günümüzün hareketsiz yaşam tarzı, fazla kilo, yaşlanma ve travmalar nedeniyle eklem rahatsızlıkları artış gösteriyor. Egepol Hastaneleri Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Hasan Tatari, bu rahatsızlıkların yalnızca yaşlılara özgü olmadığını, her yaş grubunda farklı derecelerde görülebildiğini vurguluyor. Özellikle diz eklemindeki kıkırdakların zamanla yıpranmasıyla ortaya çıkan sorunlar, hastaların yaşam kalitesini ciddi oranda düşürebiliyor.
Diz protezi sadece son çare olarak uygulanıyor
Tatari’ye göre, ileri yaş grubunda halk arasında kireçlenme olarak bilinen diz kıkırdak dejenerasyonu oldukça yaygın. Eğer hastanın günlük yaşam aktiviteleri kısıtlanmış, ağrıları dayanılmaz hale gelmiş ve diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamamışsa, diz protezi devreye giriyor. Yaklaşık 1 ila 1,5 saat süren bu operasyon sonrasında hasta ertesi gün yürüyebiliyor ve çoğunlukla üç gün içerisinde taburcu ediliyor. Ancak her hastanın iyileşme süreci farklılık gösterebiliyor.
Genç hastalarda protez yerine koruyucu cerrahi tercih ediliyor
Daha genç yaş grubundaki hastalar için diz protezi ideal bir seçenek olmayabilir. Tatari, 40-60 yaş arasındaki bireylerde protez uygulamalarının zamanla gevşeme riski taşıdığını ve bu nedenle bu yaş grubuna eklem koruyucu cerrahilerin önerildiğini ifade ediyor. Bu yöntemlerde eklem henüz tamamen bozulmamışken medikal ve cerrahi müdahalelerle sorunlar çözülmeye çalışılıyor.
Kıkırdak nakli genç hastalarda umut vadediyor
Eklem koruyucu cerrahiler arasında öne çıkan yöntemlerden biri de kıkırdak nakli. Bu işlem, dizin yalnızca belli bir bölgesinde hasar bulunan, genel olarak sağlıklı ekleme sahip genç hastalar için uygulanıyor. Kıkırdak dokusu hastanın kendi vücudundan ya da kadavradan temin edilerek naklediliyor. Bu sayede eklem sağlığı daha uzun süre korunabiliyor.
Ağrıyı azaltan enjeksiyonlar geçici rahatlama sağlıyor
Tedavi sürecinde bazı enjeksiyon teknikleri de kullanılıyor. Hyaluronik asit, PRP, kök hücre ve kollajen gibi maddeler içeren enjeksiyonlar, doğrudan eklem içine uygulanarak hastaya geçici bir ağrısız dönem sunuyor. Bu uygulamalar hastalığın ilerlemesini durdurmasa da, günlük yaşam kalitesini bir süreliğine artırabiliyor ve gerektiğinde tekrar edilebiliyor.
Dizdeki eğrilikler ameliyatla düzeltilebiliyor
Eklem koruyucu cerrahiler sadece kıkırdak odaklı değil. Dizdeki hafif kireçlenmeler ve buna bağlı olarak gelişen bacak eğrilikleri için de cerrahi çözümler mümkün. Özellikle dizin iç tarafında oluşan kıkırdak kaybı, ağrı ve parantez bacak görünümüne sebep oluyor. Bu durumda "Yüksek Tibial Osteotomi" adı verilen bir cerrahi yöntem uygulanıyor. Bu işlemle kaval kemiği diz eklemi altından kesilerek yeniden konumlandırılıyor ve bacağın doğal hizasına kavuşması sağlanıyor.
Ameliyat sonrası diz protezi ihtiyacı öteleniyor
Bu düzeltici ameliyat, hem bacak deformitesini hem de ağrıyı gideriyor. Aynı zamanda ileride gerekebilecek diz protezi operasyonunun da önüne geçilmiş ya da en azından ertelenmiş oluyor. Prof. Dr. Tatari, bu yöntemin özellikle aşırı obez olmayan ve romatizmal hastalığı bulunmayan 40-60 yaş arası hastalarda başarılı sonuçlar verdiğini belirtiyor.
Sonuç: Erken müdahale hayatı değiştiriyor
Eklem rahatsızlıklarında erken tanı ve doğru tedavi yöntemi ile yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabiliyor. Prof. Dr. Mehmet Hasan Tatari, hastaların şikâyetlerini ertelemek yerine uzman bir ortopedi hekimiyle görüşerek erken aşamada müdahale edilmesinin, ilerleyen yaşlarda daha büyük cerrahilere gerek kalmadan sağlıklı bir yaşamın önünü açabileceğini ifade ediyor.